BASEL FUARI 2013 : KALİTENİN SINIRLARINI ZORLAMAK

İsviçreliler düşünerek iş yaparlar. İmal ettikleri ürünler gibi yaptıkları binalar da kalıcı, işlevsel ve mimari açıdan mükemmeldir. Bu yüzden kolay kolay değişmez İsviçre şehirlerinin siluetleri. Her şehrinde yüzlerce yıllık fakat bakımlı binalardan önemli sayıda görebilirsiniz. (Bunda tabiî ki savaş görmemiş yakılıp yıkılmamış olmanın da rolü büyük.)

Fuarın Karşılama Komitesi

İşte Basel Fuarı’nın yeni binaları bu yüzden benim için önemliydi.

Yenileme işlemi 22 ay önce başlamıştı. 2012’deki fuarda bunu gözlemledik. Yenilik birinci hol ve onun üstündeki iki katta kendini gösteriyordu. Tavanlar ilk katta 10 metreye, giriş holünün üstündeki katlarda ise 8’er metreye çıkarılmıştı. Böylece 38.000 m2’lik yeni bir fuar alanı ve fuara katılan firmalar için 3 katlı bile olabilecek devasa stantlar inşa edilmişti. Bazı markalar bu yeni fuar alanında daha iyi konumlara yerleştiler, stantlarını büyüttüler. Bazılarının hollerdeki yerleri değişti, alıştığımız konumlarını kaybettiler.

Ben birinci holde (1.0) zemin katında lüksün, o her yerde bulunmayan farklı atmosferinin içinde bulurum kendimi. Bu sene, değişen markalar, konumlar, yeni stantlar ve olağanüstü ışıklandırma ile daha bir farklıydı burası. “Fuarlar müşterilere gaz verme yeridir” diye düşünürüm. Birinci holdeki gazla bütün fuarı dolaştık biz de. Saate hiç merakı olmayan insanların bile, sadece fuardaki hepsi birbirinden farklı stantları, yaratılmak istenen lüks atmosferi ve imajları izlemek için hayranlık içinde fuarı gezdiğini gözlemledim.

2012 yılı, lüks İsviçre saati piyasası için fena geçmedi. 20 milyar CHF’lik İsviçre Saat ihracat rekoru, 21.418 milyar CHF’lik bir rakamla kırıldı ki; bu yaklaşık %10’luk bir artış demek. Öte yandan, satılan adet açısından bakılınca, %2.7’lik bir düşüş söz konusu. İsviçre, dünya saat piyasasının cirosunun aslan payını (%60’ını) daha az saat satarak almaya devam ediyor. Bunu yaparken de saat konusunda, dünyada kabul gören kalite imajının ise neredeyse tamamını sahipleniyor.

2012 yılında İsviçre’nin ihraç ettiği bir (mekanik + pilli) saatin ortalama fiyatı CHF 693.-‘ları buluyor. Sadece mekanik saatlerin ortalama ihraç fiyatı ise CHF 2.222.-’ler civarında. Fuarı gezerken hep bu istatistikleri düşündüm. Kalitenin sınırları olduğuna, kalitesiz ürünlerin ise hiçbir sınırı olmayacağına bir kez daha inandım. İşte, İsviçreli büyük saat markalarının yapmak istediği “Kalitenin Sınırlarını Zorlamak”tı.

Bu kalite sertifikalarından binlercesi Zenith stantının çevresini süslemekteydi

Zenith stantının çevresi her sene alınmış binlerce kalite ödülüyle doluydu. Asacak yer kalmayınca, çevir çevir oku demişler harikulade geçmişlerini…

Fuar hakkında diğer gözlemlerim adeta bir renk patlaması olmasıydı. Gece mavisi, antrasit, fildişi ve bunların kombinasyonu renkler birçok saat markasının kadranlarında yer almaya başlamış. En klasik, muhafazakâr markalar bile renkli modeller yapıyorlar artık. Mekanik saatler yerlerini daha da sağlamlaştırmışlar. Adeta, “Gerçek saat biziz. Quartz saatler bizim suretimiz” demek istiyorlardı.

Bu yazımda daha çok fuarın genel atmosferine ve markaların vermek istedikleri yeni imajlara ve hikâyelerine, çoğunu kendi çektiğim fotoğraflarla odaklandım. Marka bazında daha detaylı bilgiyi, ilerde paylaşacağım yazılarımda bulacaksınız.

Citizen saat şaselerinden çok farklı bir stant yaratmıştı. Binlerce kol saati makine şasesi sicimlerle tutturulmuş adeta bir tül gibi stantlerinin etrafında yer almaktaydı

Böylece bir fuar daha geldi geçti ve nerdeyse Mayıs ayını yarılıyoruz. Biliyorsunuz önümüzdeki pazar Anneler Günü. Halbuki annelerimiz için her gün çocuklar günü…

Tüm anneleri, aşağıda çok sevdiğim ama maalesef şairini bilmediğim dörtlükle candan kutlarım:

“ Ana başta taç imiş,

Her derde ilaç imiş

Bir insan pir olsa da,

Anaya muhtaç imiş”

Kaynaklar: Europa Star Nisan sayısı (İstatistikler) , Gear Patrol

274 defa okundu

4,754 total views, 1 views today